TBB’den ‘yeşil dönüşüm rehberi’ niteliğinde rapor
Başak Nur GÖKÇAM
Türkiye Bankalar Birliği (TBB), ‘Yeşil Dönüşüm ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması Değerlendirme Raporu’nu yayınladı. Yeşil dönüşümün bütüncül bir bakış açısıyla tüm detaylarıyla ele alındığı raporda, bankaların ve reel sektörün faaliyetleri açısından ilgili tüm paydaşlarla iş birliği içinde sürdürülebilirlik çalışmalarına destek olunması amaçlandı. Raporda inceleme yedi ayrı başlık halinde yapıldı.
Yeşil dönüşümün kavramsal çerçevesinin anlatımı ile başlayan raporda, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM), SKDM ve Türkiye Etkileşimi, Yeşil Dönüşümün Tematik Yansımaları, SKDM Kapsamındaki Sektörlerde Alınabilecek Önlemler, SKDM Sektörlerinde Yeşil Mutabakat’a Uyum Çalışmaları ve Yeşil Dönüşümde Finans Sektörünün Rolü başlıklarına tüm detaylarıyla yer verildi.
İşleyişleri nedeniyle gezegene en fazla karbonun salınmasına neden olan çelik, çimento, elektrik üretimi, alüminyum ve gübre sektörlerinde emisyon azaltım önlemlerine değinilen raporda, yeşil dönüşümün söz konusu sektörler açısından risk ve fırsatları da sıralandı.
Yeşil dönüşümün bileşenleri
Yeşil dönüşüm tanımlamasında bu sürecin bileşenlerine de şematik bir şekilde yer verildiği görüldü. Şemaya göre bu bileşenler; karbonsuzlaşma, çevre ve döngüsel ekonomi, inovasyon, temiz enerji, yeşil politikalar, yeşil finansman, adil geçiş, akıllı ulaşım, düşük karbonlu üretim olarak belirtildi.
Dönüşüm süreci kapsamında bankaların ve yeşil finansmanın önemine değinilerek, “Bankalar, yatırım fonları ve diğer finans kuruluşları; yeşil dönüşüm için finansman sağlayarak ekonomik kalkınma ve çevresel sürdürülebilirlik arasında kritik bir köprü işlevi görmektedir. Hükümetler de doğru fiyat sinyalleri göndererek ve kamu harcamalarını sürdürülebilir politikalar doğrultusunda yeniden şekillendirerek geçişin finansmanında önemli bir rol üstlenmektedir” denildi.
“Raporun, değerli bir rehber olacağına inanıyoruz”
Raporla ilgili görüşlerini paylaşan TBB Yönetim Kurulu Başkanı Alpaslan Çakar, “Paydaşlarımızla birlikte ülkemizi sürdürülebilir bir geleceğe hazırlamak öncelikli amaçlarımız arasındadır. Ekonomik ve kapsayıcı büyümeyi birlikte ele alarak, yürüttüğümüz faaliyetlerle finansal sektör ve bankacılık sistemi başta olmak üzere ekonomik, çevre ve yönetişim konularında tüm sektörlerle birlikte hareket etmeyi ve farkındalığını artırmayı hedefliyoruz.
2026 yılında hayata geçecek SKDM kapsamında, ihracatımızın yarısını gerçekleştirdiğimiz AB’ye yaptığımız dış satımlarda yüksek vergilerle karşı karşıya geleceğiz. Türkiye’nin AB ile dış ticaretini sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi için bu sürecin en iyi şekilde değerlendirmesi ülkemizin menfaati için son derece önemlidir. Bu açıdan baktığımızda Rapor’un değerli bir rehber olacağına inanıyoruz” dedi.
Birleşik Krallık uygulamaları örnek niteliğinde
Yeşil dönüşüm sürecinin ve sürdürülebilirlik kavramının tüm detaylarıyla anlaşılabilmesi için özel ve net bir içerikle hazırlanan ‘Yeşil Dönüşüm ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması Raporu’nda dikkat çeken diğer bir unsur ise konunun Türkiye’deki regülasyonlara olan yansımasının detaylıca verilişi oldu. Bu kapsamda raporda ulusal yasal düzenlemelere liste halinde yer verildi.
Avrupa Birliği (AB) dışındaki SKDM uygulamalarına da yer verilen TBB raporunda, Birleşik Krallık, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Kaliforniya, Çin, Hindistan ve Singapur’daki süreçlere değinildi. Birleşik Krallık’taki uygulamaya yönelik değerlendirmede bulunan Escarus (TSKB Sürdürülebilirlik Danışmanlığı) Genel Müdürü Dr. Kubilay Kavak, “Birleşik Krallık 2021 yılında Avrupa’daki Emisyon Ticaret Sistemi’nden ayrıldı. Çok geçmeden kendisi yeni bir ithal karbon fiyatlandırma mekanizmasını uygulamak için hazırlıklara başladı.
Ve ilginçtir seramik, cam gibi sektörleri de kendisine özgü SKDM’de kapsamının içine aldı. Avrupa ile ticaretinde de aslında 6.7 milyar sterlin gibi bir yükü var SKDM ürünlerinin ve toplam mal ihracatının yüzde 3.7’sini temsil ediyor. Yani çok büyük bir derdi olmamasına rağmen bu hazırlığı yaptı. Bunun sebebi ilk emisyon ticaret sistemi kurulmasında aslında İngiltere’nin çok aktif ülkelerden biri olmasıdır” dedi.
“Çin yenilenebilirde öncü olma yolunda ilerliyor”
SKDM uygulamaları kapsamında Çin’e ilişkin de yorum yapan Dr. Kavak, “Yenilenebilir enerji denildiğinde akla ilk gelen Almanya fakat aslında Çin tüm Avrupa ve ABD’den daha fazla bir kapasite ekliyor. Artık tablo tersine döndü. Hem nadir toprak elementlerinin rafinasyonu hem de bazı elementlerin rezervleri anlamında yüzde 90-95 oranında kendi coğrafyasında tuttuğu için Çin bu alanda öncü olma yolunda ilerliyor” dedi.
“Türkiye’nin adımları hızlandı”
Türkiye’deki yeşil dönüşümün durumunu da değerlendiren Kavak, “Türkiye’nin bugüne kadar yaptığı her şeyin listesini çıkarmaya çalışıyoruz ve şunu söyleyebilirim ki Türkiye’de her şey çok hızlandı. Ticaret Bakanlığı’mız Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nı çıkardı, İklim Şurası yapıldı, Kalkınma Planı’na çok güçlü biçimde ‘yeşil’ vurgusu girdi, finans dünyamız birçok kamu kurumuna göre daha erken aksiyon aldı” diye konuştu.
“KOBİ’ler dönüşümdeki kırılgan element”
KOBİ’lerin dönüşüm sürecindeki kırılgan element olduğunu vurgulayan Escarus Genel Müdürü Dr. Kubilay Kavak, “En büyük meselemizin KOBİ tarafı olduğunu düşünüyoruz. Yıllardır herkes yeşil dönüşümü ve Yeşil Mutabakat’ı anlatıyor ama Anadolu ilinde uzun konuşmadan sonra 25-30 kişiyi çalıştıran firma sahibinin çıkışta gelip ‘karbon nedir’ diye sorulmasına şahit olmuş biri olarak bu alanda çok yol olduğunu düşünüyorum. O yüzden başta devlet kurumları olmak üzere entegre yaklaşımlarla bu tarafa eğilmeliyiz” dedi.
“İşin koptuğu yer tedarik zincirleri olacak”
Bunun yanı sıra enerji verimliliği, tedarik zincirleri ve tüketici odaklı yeşil uygulamalarında da ilerleme kaydedilmesi gerektiğini belirten Dr. Kubilay Kavak, “Özellikle tedarik zincirleri çok kritik bir alan. Bunu ısrarla söylüyoruz. Tedarik zincirleri işin koptuğu yerlerden bir tanesidir. Çünkü bizim şu an SKDM kapsamında konuştuğumuz sektörlerin oyuncuları hep büyük. Büyük enerji tüketiyorlar ve çok sayıda çalışanları var. Yani dönüşüm kapasitesi olan kuruluşlar ama henüz SKDM’ye girmemiş çok sayıda işletmemiz var. Regülasyonlara takılacak sektörlerimiz var ve buraya odaklanmamız gerekiyor” diye konuştu.
“Bilmeyen okuduğunda gelen dalgayı görebilmeli”
Raporun 2 amacı olduğunu belirten Escarus Genel Müdürü Dr. Kubilay Kavak, “Bu raporda biz meseleyi teknik açıdan değerlendirmeye çalıştık. Bunu yaparken iki şeye dikkat ettik. Bunlar; konuya hiç aşinalığı olmayan biri de bu raporu okuduğunda nasıl bir dalganın geldiğini anlasın. İkincisi ise özellikle finans sektöründeki oyuncularımız önümüzdeki on yıl boyunca bu alanda faaliyet gösteren fabrikaların, şirketlerin, kendilerine muhtemelen hangi konu başlıklarında kredi için başvuracaklarından haberdar olsun” dedi.
“Atığı toplamak maliyetleri düşürür”
Yaşanan devinimlere karşın daha yapılacak çok şey olduğuna da dikkat çeken Dr. Kubilay Kavak, “Çünkü konu sadece SKDM değil. Bizim önemli bir atık problemimiz var. Atık artık ticari bir meta haline geldi ve ne kadar iyi toplayabilirsek, her şeyi o kadar ucuza mâl eder, olası karbon vergilerinden o kadar rahat korunabiliriz” ifadelerini kullandı.